- Posts: 240
- Karma: 5
- Thank you received: 303
Cleveland Clinic ile ilgili bir kose yazisi
Danıştay 10. Daire, ilaçlı stent bedelinin sadece damar çapı 3 milimetrenin altında ve uzunluğu 15 milimetrenin üzerinde olan hastalara ödeneceği ve en fazla 3 ilaçlı stent bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenebileceğini düzenleyen Sağlık Uygulama Tebliği’nin ilgili maddesini hukuka uygun buldu
Please Log in or Create an account to join the conversation.
Hep ifade ettiğim gibi yine ifade etmek isterim: Sağlık çalışanları arasında birliktelik yok.Bu dönüşümün pek çok basamağında kimse sesini çıkarmadı ve de daha çıkarmayacak.Kişisel girişimlerin bu noktada hiçbir faydası yok. Toplum olarak artık olaylara bakışımız bireysel.Kimse olayın toplumsal boyutunu düşünmüyor. Geleceğe yansımasının nasıl olacağının hesabını yapmıyor.Ve bireysel çözümler üretmekten öteye geçilmiyor.Aslında sadece sağlıkta değil bu.Yaşamın her alanında bu sorun var:Bireysellik.
Kimse kimseye güvenmiyor.Herkes tek başına.Herkes yalnız.Ve bu yalnızlığımızdan dışarda olan herkes istifade ediyor.Kendi çözümümüzü kendimiz üretmek zorunda kalıyoruz.Olayı biraz dramatize ettim sanırım.Ama bütün bu sorunların kökünün burada olduğunu düşünüyorum.
eguerre wrote: "Artik hastanelerde ne guzel sira beklemiyoruz, neydi o eski ssk kuyruklari" diyerek donusmus saglik politikasindan pek memnun olan sevgili halkimiz genel saglik sigortasi da donustugunde ne yapacak acaba cok merak ediyorum. Hastanelerle birlikte saglik harcamalari da yavas yavas ozel sigorta sirketlerine kaydirildiginda(pek cok ilac odeme listesinden coktan cikarildi zaten)o eski SSK kuyruklarini cok arayacaklar. Katlanarak buyuyen saglik harcamalari nereye kadar boyle gidecek. Halkimiz cebinden ozel saglik sigortasi primi odeyene kadar gidecek.
O uzun hastane kuyruklarini bitirmek cok kolaydi. Hastalara ozel hastane kapilarini acmak yerine, ozel hastanelere odenen paralarla tam tesekkullu devlet hastaneleri acsalardi bu maskaraliklar yasanmazdi hic. Tedavi yerine koruyucu hekimlige odaklansalardi, hastalar ilac yazdirmak icin universite hastanesine gitmezdi.
Amerika Birlesik Devletleri gibi dunyanin en kapitalist ulkesi bile saglik reformu yaparken bizim ulkemiz tam tersi icin cabaliyor. Herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine.
Please Log in or Create an account to join the conversation.
O uzun hastane kuyruklarini bitirmek cok kolaydi. Hastalara ozel hastane kapilarini acmak yerine, ozel hastanelere odenen paralarla tam tesekkullu devlet hastaneleri acsalardi bu maskaraliklar yasanmazdi hic. Tedavi yerine koruyucu hekimlige odaklansalardi, hastalar ilac yazdirmak icin universite hastanesine gitmezdi.
Amerika Birlesik Devletleri gibi dunyanin en kapitalist ulkesi bile saglik reformu yaparken bizim ulkemiz tam tersi icin cabaliyor. Herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine.
Please Log in or Create an account to join the conversation.
Please Log in or Create an account to join the conversation.
HABERTURKEn iyi tıp sistemi nasıl çalışıyor
PROFESÖR Murat Tuzcu ile öğle yemeğinde buluştuk dün.
Herhalde kim olduğunu biliyorsunuzdur.
1992'den bu yana dünyanın en önemli sağlık kuruluşlarından Cleveland Clinic'te kardiyoloji bölümünde yönetici olarak görev yapıyor.
Dünya çapında bir kalp uzmanı. Bayağı eğlenceli bir buluşma oldu. Güldük, konuştuk.
Bir kongre için birkaç günlüğüne Türkiye'ye gelmiş. Prensip olarak Türkiye'de hasta bakmıyor.
Yok yok, ukalalıktan değil.
"Birkaç günlüğüne geldiğim Türkiye'de hasta bakmayı etik olarak doğru bulmuyorum. Çünkü detaylı incelemeler yapmam, hastayı takip etmem mümkün değil. Üstünkörü bir iş olur bakarsam. Bu da hastaya haksızlık. Benim için de ayıp" diyor.
"Ama tabii bundan kaçmak da mümkün değil" diyor gülerek.
"Annem mutlaka birkaç kişiye baktırıyor" diye ekliyor. Bu kez de annesinin oturduğu evin karşısındaki parktaki temizlik görevlisini muayene etmiş.
Merak etmeyin, Murat Tuzcu'nun sağlıklı yaşam önerilerini falan yazmayacağım.
Bu tip öneriler bende stres yapıyor. Büyük ihtimalle sizde de yapıyordur.
Murat Hocam'dan nakledeceklerim farklı.
ÜÇ TİP DOKTOR VAR
Murat Tuzcu'ya, bizim yeni tam gün uygulamasından hareketle Cleveland Clinic'teki uygulamayı sordum.
Öğrendiklerim çok ilginçti.
Cleveland'ın kardiyoloji bölümündeki doktorları üçe ayırdı Murat Tuzcu.
"Toplam 160 doktor var. Bunların 60 kadarı sadece ve sadece hasta bakarlar. Başka hiçbir şey yapmazlar. Bütün hayatları hastalarla geçer. Geri kalan doktorlar da ikiye ayrılır. Bunların bir bölümü zamanlarının önemli bir kısmını araştırmaya ayırırlar. Hasta da bakarlar ama daha çok araştırma yaparlar. Birkaç hastaya bakmakla yetinirler. Sonrasında araştırır ve makale hazırlarlar. Bu makaleler dünyanın en saygın tıp yayınlarında yer alır. Yeni uygulamalara geçilmesinde öncülük eder. Bunların geliştirdiği teknikler hastanede hemen uygulamaya koyulur. Bunlar da 50-60 kişi kadardır."
"Geri kalanlar ne yapar" diye sordum. "Boş boş otururlar mı?"
Boş boş oturmazlarmış.
"Geri kalanlar da kendilerini öğrencilere adamışlardır. Bütün zamanlarını eğitime harcarlar. Gelen öğrencileri yetiştirirler. Bütün işleri güçleri öğrencilerdir. Onlarla vakit geçirirler. Gerektiğinde diğer iki grupta yer alan profesörlerle öğrenciler arasındaki ilişkileri kurarlar."
Hemen kritik soruyu sordum.
"Daha çok hasta bakmak Cleveland Clinic açısından daha önemli değil mi? Daha çok hasta getiren, daha çok hasta bakan daha fazla mı para kazanır?"
HASTA AYRI, PARA AYRI
Tuzcu'nun yanıtı şaşırtıcıydı. "Daha çok hasta bakmak, daha çok ameliyat yapmak Cleveland'da daha çok para kazanma gerekçesi değildir. Doktorları bu yönde bir rekabete sokmazlar. Şöyle söyleyeyim: Hemen herkes eşit veya birbirine yakın bir ücret alır. Hasta bakan daha çok, araştırma yapan daha az, öğrenci yetiştiren daha da az para alacak diye bir şey yoktur. Hasta sayısı ile ücret arasında bir korelasyon kurulmamıştır."
"Niye? Hasta gelmese para kazanamaz hastane. Herkes araştırma yapacak olsa parayı nereden kazanacaksınız?"
HASTANENİN REPÜTASYONU
"Bu denge kendi içinde kurulmuştur zaten. Hastane yönetimi ya da hastanenin yönetim felsefesi bütün bunları bir bütün olarak görür. Yani hasta bakmak, tedavi, araştırma ve öğrenci yetiştirmek bir tıp kuruluşunun bütünüdür. Bunların biri olmadan olmaz. Herkes hasta bakarsa tıp ilerlemez, herkes araştırma yaparsa öğrenci yetiştirilemez. Bilim yine ilerlemez. Bu yüzden Cleveland'da bu bir bütün olarak görülür. Bunların hepsi hastanenin kimliğine, repütasyonuna katkıda bulunur. En yeni buluşlar, en yeni fikirlerin bizden çıkması, en iyi öğrencilerin bizden yetişmesi ve bunlara bağlı olarak en iyi tedavilerin bizde uygulanması hastaneyi bir bütün olarak ileri taşır. Cleveland'da bu amaçlanır. Sadece hasta bakarak hastane olunmaz. Uzun süreli başarılı olunmaz. Haliyle kalıcı olunmaz, para da kazanılmaz. Bilimsel çalışma, hastaneye değer kazandırır. Bu değerler bütünü hastaneyi başarılı kılar."
Murat Tuzcu'nun anlattığına göre her yıl, başta ABD olmak üzere dünyanın en iyi tıp okullarından mezun 600'ü aşkın kişi eğitim almak üzere Cleveland'a başvuruyormuş.
"Harvard gibi ABD'nin en iyi hatta dünyanın en iyi tıp okullarından mezunlar geliyor. Yaptığımız sınav ve mülakatlarla her yıl bunlardan sadece 16'sını alıyoruz" dedi.
Açıkça söylemedi ama benim çıkarabildiğim, Cleveland Clinic'in yıllık bütçesi 6 milyar dolar civarında.
Bunları niye yazdım biliyor musunuz!
Bir yönüyle desteklediğim tam gün uygulaması, diğer yanıyla Türkiye'de tıp eğitimini bitirmesin diye!
Örnek olsun diye.
Please Log in or Create an account to join the conversation.